
YERSİZ GALEYANLA TASARI GÜME GİTTİ
Kanun, yasama organı tarafından konulan ve toplum hayatını düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kanun hükümleri ülkedeki toplumsal hayatı, örf ve adetleri, teamülleri gözeterek düzenlenmelidir. Son günlerde ülkemizde yoğun şekilde tartışılan bir yasa tasarısı gündeme gelmiştir. Bu yasa tasarısını “evlenme tecili/ertelemesi” şeklinde adlandırabiliriz ancak ne yazık ki sosyal medyanın bilgi kirliliği yaratan yanlış yönlendirmesi ile bu tasarı “cinsel istismara af” – “tecavüzcülere af” tasarısı olarak adlandırıldı ve tasarı ile yapılmak istenilen düzenleme başka başka noktalara çekildi.
Hukuki çerçevede yapılmak istenilen bu düzenlemeyi tasarıdaki metne göz atarak halk dilinde anlatmak gerekir;
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geçici 1. maddesine eklenen fıkra; "Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16 Kasım 2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesindeki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazın ortadan kaldırılmasına karar verilir."
1-) Büyük bir galeyanla tecavüzcülere af getiriliyor şeklinde çığ gibi büyüyen sosyal medya haberleri yanıltıcı olmuştur zira ilgili düzenleme tecavüzcülere evlilik yoluyla cezadan kurtulma imkânı tanımamaktadır. Düzenlemede Cebir, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan başka bir nedenle cinsel istismar suçunu işleyenlerin (yani tecavüzcülerin), bu düzenlemeden yararlanamayacağı kesindir.
2-) Tasarı ile yapılması hedeflenen düzenleme geçici bir düzenlemedir ve ileriye dönük olarak sürekli uygulanabilirliği yoktur. Tasarıda 16 Kasım 2016 tarihinden öncesi için bir kereye mahsus olarak uygulanacağı ve bu tarih sonrası eylemlerde geçerli olmayacağı düzenlenmiştir.
3-) Toplumumuzda yaygın olarak görülen ve ailelerin gayrı resmi evlendirdiği, ancak Türk Medeni Kanununun öngördüğü evlilik yaşına haiz olmadığı için resmi nikâh yapamamış olanların (evlenme yaşı tutmayanların) resmi nikâh ile evlenmeleri halinde tasarı ile bir erteleme getiriliyor. Zira şahıs ceza almaktan kurtulmuş ya da af edilmiş olmuyor.
4-) Affedilmemiş olan failin, kendi kusuruna dayalı olarak evliliğin sona ermesi halinde hükmün açıklanması veya cezanın infazına kaldığı yerden devam edilmesi öngörülmüştür.
Tasarının gayet açık bir şekilde “Tecavüzvcü affı” olmadığı ortadadır. Zira toplumumuzda sıklıkla gördüğümüz küçük yaşta çocukların evlenmesi sonucunda çocuk sahibi olmalarıyla ortaya çıkan adli vakalar ile kurulmuş olan aile birlikteliğinde kocanın/babanın hapse atılmasını erteleyen bir düzenlemeydi. Gönül ister ki küçük yaşta bu şekilde evlendirmeler yapılmasın. Ancak gerek toplum yapımız, gerekse de eğitimsiz ve bilinçsiz ailelerin bu şekilde küçük yaşta yaptıkları evlendirmelerden dolayı da kadını daha mağdur etmemek esas olmalıdır. Örnek olarak roman vatandaşlarımızda sıkça görüldüğü üzere küçük yaşta evlilikler adeta gelenek haline gelmiştir. Yine doğu illerimizde sıklıkla görülen töre esasında çocuk yaşta ilişkilerde evlilik yapılmaması halinde kız çocuğunun öldürüldüğü birçok olayda görülmüştür. Bu sebepledir ki yapılacak yasa düzenlemeleri toplum şartlarına uygun olmalıdır. Aksi halde kanunlar yaşadığımız toplumun düzenine aykırı olduğu zaman ağır mağduriyetler doğurmaktadır. Ülkemizde de bu hususta meydana gelmiş olan mağduriyetlerin giderilmesi için düzenlenen tasarı topluma yanlış aksettirilmiştir.
Tanık olduğum küçük yaşta evlenmiş bir çiftin davasını siz değerli okuyucularımıza anlatmak isterim. Çift salona yanlarında çocuklarıyla gelmişti. Sıra kendilerine geldiğinde sanık kürsüsüne geçen koca/baba biz eşimle severek birlikte olduk ve yaşımız dolunca da evlendik. Ben eşime tecavüz etmedim, sevdiğime neden böyle bir şey yapayım dedi. Arka sırada izleyici olarak katılan eş ise istemsiz müdahil olarak ben kocamı seviyorum hâkim bey bir suçu yoktur. Mutlu bir yuvamız var kocamı hapse atarsanız ben bu çocukla ne yaparım, çocuğuma nasıl bakarım dedi. Hâkim çaresiz kanunun bu yönde bir ayırımı olmadığı için mahkûmiyet hükmü vermek zorunda kaldı. Yanlış hatırlamıyorsam sekiz yıla kadar bir hapis cezası verilmişti. Bu çift yanında çocukları ile kol kola, gözleri yaşlı bir şekilde salonu terk etti. Buyurun buradan yakın! Şimdi biz kadının mağduriyeti karşısında faile mi ceza verdik yoksa kadını daha mı çok mağdur ettik (!)
Sosyal medyadan klavye şovu yapmayı seven bir millet olduk! Okumadan araştırmadan gaza gelip sayıp söver olduk. Belki bu düzenleme gerçekten mağdur olan birçok kadınının ve ailenin mağduriyetini giderecekti ancak muhalefetin siyasi karalamaları sayesinde rafa kalktı. Faydalı faydasız her düzenlemeye “Hayır” demekle muhalefet yapmış olunmuyor. Bu düzenleme de eksik varsa bunu aklıselim bir şekilde düzenlenmesi istenilebilecekken toplumun önüne karalama ile atmak ne yazık ki aciz işi bir durumdur. Kaldı ki birçoğumuzun annesi küçük yaşta evlenmiş ve mutlu bir evlilik kurmuştur. Hatta mecliste bile birçok milletvekilinin benzeri bir durumu vardır diye içimden geçirirken televizyondaki bir milletvekilinin kaçımızın annesi küçük yaşta evlenmiş diye sorduğunda sayısı azımsanmayacak kadar vekilin parmak kaldırdığını gördüm. Meclisin yasal düzenlemelerini toplumumuzun gerçeklerini görerek değerlendirmeliyiz. Sosyal medyanın kirli bilgileri ve bilinçli yönlendirmelerinin gazıyla hareket etmemek gerekirdi. Öyle ki belki hassas bir noktaya ayırtım getirecek bu yasal düzenleme yersiz galeyanla güme gitmiştir. Hayırlı olsun!
Av. GÖRKEM BORA TANER
Kanun, yasama organı tarafından konulan ve toplum hayatını düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kanun hükümleri ülkedeki toplumsal hayatı, örf ve adetleri, teamülleri gözeterek düzenlenmelidir. Son günlerde ülkemizde yoğun şekilde tartışılan bir yasa tasarısı gündeme gelmiştir. Bu yasa tasarısını “evlenme tecili/ertelemesi” şeklinde adlandırabiliriz ancak ne yazık ki sosyal medyanın bilgi kirliliği yaratan yanlış yönlendirmesi ile bu tasarı “cinsel istismara af” – “tecavüzcülere af” tasarısı olarak adlandırıldı ve tasarı ile yapılmak istenilen düzenleme başka başka noktalara çekildi.
Hukuki çerçevede yapılmak istenilen bu düzenlemeyi tasarıdaki metne göz atarak halk dilinde anlatmak gerekir;
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geçici 1. maddesine eklenen fıkra; "Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16 Kasım 2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesindeki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazın ortadan kaldırılmasına karar verilir."
1-) Büyük bir galeyanla tecavüzcülere af getiriliyor şeklinde çığ gibi büyüyen sosyal medya haberleri yanıltıcı olmuştur zira ilgili düzenleme tecavüzcülere evlilik yoluyla cezadan kurtulma imkânı tanımamaktadır. Düzenlemede Cebir, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan başka bir nedenle cinsel istismar suçunu işleyenlerin (yani tecavüzcülerin), bu düzenlemeden yararlanamayacağı kesindir.
2-) Tasarı ile yapılması hedeflenen düzenleme geçici bir düzenlemedir ve ileriye dönük olarak sürekli uygulanabilirliği yoktur. Tasarıda 16 Kasım 2016 tarihinden öncesi için bir kereye mahsus olarak uygulanacağı ve bu tarih sonrası eylemlerde geçerli olmayacağı düzenlenmiştir.
3-) Toplumumuzda yaygın olarak görülen ve ailelerin gayrı resmi evlendirdiği, ancak Türk Medeni Kanununun öngördüğü evlilik yaşına haiz olmadığı için resmi nikâh yapamamış olanların (evlenme yaşı tutmayanların) resmi nikâh ile evlenmeleri halinde tasarı ile bir erteleme getiriliyor. Zira şahıs ceza almaktan kurtulmuş ya da af edilmiş olmuyor.
4-) Affedilmemiş olan failin, kendi kusuruna dayalı olarak evliliğin sona ermesi halinde hükmün açıklanması veya cezanın infazına kaldığı yerden devam edilmesi öngörülmüştür.
Tasarının gayet açık bir şekilde “Tecavüzvcü affı” olmadığı ortadadır. Zira toplumumuzda sıklıkla gördüğümüz küçük yaşta çocukların evlenmesi sonucunda çocuk sahibi olmalarıyla ortaya çıkan adli vakalar ile kurulmuş olan aile birlikteliğinde kocanın/babanın hapse atılmasını erteleyen bir düzenlemeydi. Gönül ister ki küçük yaşta bu şekilde evlendirmeler yapılmasın. Ancak gerek toplum yapımız, gerekse de eğitimsiz ve bilinçsiz ailelerin bu şekilde küçük yaşta yaptıkları evlendirmelerden dolayı da kadını daha mağdur etmemek esas olmalıdır. Örnek olarak roman vatandaşlarımızda sıkça görüldüğü üzere küçük yaşta evlilikler adeta gelenek haline gelmiştir. Yine doğu illerimizde sıklıkla görülen töre esasında çocuk yaşta ilişkilerde evlilik yapılmaması halinde kız çocuğunun öldürüldüğü birçok olayda görülmüştür. Bu sebepledir ki yapılacak yasa düzenlemeleri toplum şartlarına uygun olmalıdır. Aksi halde kanunlar yaşadığımız toplumun düzenine aykırı olduğu zaman ağır mağduriyetler doğurmaktadır. Ülkemizde de bu hususta meydana gelmiş olan mağduriyetlerin giderilmesi için düzenlenen tasarı topluma yanlış aksettirilmiştir.
Tanık olduğum küçük yaşta evlenmiş bir çiftin davasını siz değerli okuyucularımıza anlatmak isterim. Çift salona yanlarında çocuklarıyla gelmişti. Sıra kendilerine geldiğinde sanık kürsüsüne geçen koca/baba biz eşimle severek birlikte olduk ve yaşımız dolunca da evlendik. Ben eşime tecavüz etmedim, sevdiğime neden böyle bir şey yapayım dedi. Arka sırada izleyici olarak katılan eş ise istemsiz müdahil olarak ben kocamı seviyorum hâkim bey bir suçu yoktur. Mutlu bir yuvamız var kocamı hapse atarsanız ben bu çocukla ne yaparım, çocuğuma nasıl bakarım dedi. Hâkim çaresiz kanunun bu yönde bir ayırımı olmadığı için mahkûmiyet hükmü vermek zorunda kaldı. Yanlış hatırlamıyorsam sekiz yıla kadar bir hapis cezası verilmişti. Bu çift yanında çocukları ile kol kola, gözleri yaşlı bir şekilde salonu terk etti. Buyurun buradan yakın! Şimdi biz kadının mağduriyeti karşısında faile mi ceza verdik yoksa kadını daha mı çok mağdur ettik (!)
Sosyal medyadan klavye şovu yapmayı seven bir millet olduk! Okumadan araştırmadan gaza gelip sayıp söver olduk. Belki bu düzenleme gerçekten mağdur olan birçok kadınının ve ailenin mağduriyetini giderecekti ancak muhalefetin siyasi karalamaları sayesinde rafa kalktı. Faydalı faydasız her düzenlemeye “Hayır” demekle muhalefet yapmış olunmuyor. Bu düzenleme de eksik varsa bunu aklıselim bir şekilde düzenlenmesi istenilebilecekken toplumun önüne karalama ile atmak ne yazık ki aciz işi bir durumdur. Kaldı ki birçoğumuzun annesi küçük yaşta evlenmiş ve mutlu bir evlilik kurmuştur. Hatta mecliste bile birçok milletvekilinin benzeri bir durumu vardır diye içimden geçirirken televizyondaki bir milletvekilinin kaçımızın annesi küçük yaşta evlenmiş diye sorduğunda sayısı azımsanmayacak kadar vekilin parmak kaldırdığını gördüm. Meclisin yasal düzenlemelerini toplumumuzun gerçeklerini görerek değerlendirmeliyiz. Sosyal medyanın kirli bilgileri ve bilinçli yönlendirmelerinin gazıyla hareket etmemek gerekirdi. Öyle ki belki hassas bir noktaya ayırtım getirecek bu yasal düzenleme yersiz galeyanla güme gitmiştir. Hayırlı olsun!
Av. GÖRKEM BORA TANER